13 Eylül 2015 Pazar

THIS WAR OF MINE ANDROİD TÜRKÇE İNCELEME



This War Of Mine Android sürümü en az Pc kadar başarılı olmuş arkadaşlar. Oyunun detaylı incelemesine önceki sayfalardan ulaşabilirsiniz. Fiyat biraz yüksek olsa da tavsiye ediyorum. Bu oyunun kurgusu Android için fazlasıyla iyi.

20 Haziran 2015 Cumartesi

CITROEN C ELYSEE 1.2 VTI TÜRKÇE İNCELEME



Aracımız Yaris Otomatik, servise gidince kiralık olarak bu aracı verdiler. Ben de elimize geçmişken inceleyeyim dedim. 6 gün boyunca bizimle olan aracın bu süre zarfındaki izlenimleri videomuzda.

ETS 2 İSKANDİNAVYA GEMİ İSKELESİNE GİDİYORUZ



Yılların eskitemediği oyun ETS 2'de İskandinavya Paketi oyuna muhteşem yenilikler getirmiş. Feribot olayı çok hoşuma gitti. Bol bol oynanış videosu var kanalımda, merak edenler bakabilirler.

ETS 2 İSKANDİNAVYA GEMİ İSKELESİNE GİDİYORUZ

ETS 2 İSKANDİNAVYA DLC BÖLÜM BİR (ARAÇ TAMİRİYLE BAŞLANGIÇ)

THIS WAR OF MINE BİRİNCİ GÜN



Merhaba arkadaşlar, daha önce bloğumda detaylı bir incelemesini yazdığım This War of Mine serisine başladım. Bu oyunu oynamanız için biraz seyretmeniz yeterli olacaktır diye düşünüyorum. İşte 3 kişinin hayatta kalma hikayesini oynuyoruz .

9 Haziran 2015 Salı

STRANDED DEEP İNCELEME VE TÜRKÇE OYNANIŞ SERİSİ



BÖLÜM 1: ADAYA AYAK BASIYORUZ.

Cast Away filmini izlediniz mi? Cevabınız evet ise ve filmi sevdiyseniz, bu oyunu sevmek için de pek çok nedeniniz var demektir. Hatta oyunlarla çok içli dışlı olmayanların bile beğenebileceği bir yapım olduğunu düşünüyorum. Bu oyunda hayatta kalma unsurlarını dibine kadar yaşıyorsunuz diyerek oldukça iddialı bir giriş yapabilirim. Yalnızlık, susuzluk, açlık, bilinmezlik, korku, can sıkıntısı, keşfetme arzusu vs vs. 

Bir uçak kazasında tek sağ kurtulan karakterimiz okyanusun ortasında buluyor kendini, buraya kadar çok klişe değil mi? Ama oyun dünyasından bakarsanız bizi bundan sonrası ilgilendiriyor. Oyun dedin mi çoğu kişinin aklına gelen vurdulu kırdılı aksiyon sahnelerine yer yok burada, sonra oyun dünyasının inanılmaz hayal gücüne sığınıp olmadık yaratıklarla sizi karşılaştıran klişe senaryolar da yok. Burada hayatın ta kendisi var. Hayatta başınıza böyle bir şey gelse ne olabilirdi? Nasıl olurdu? Ne yapardınız? Tüm bu soruların cevabı var bu oyunda. Üstelik bunu o kadar güzel grafiklerle sunuyor ki, hayatta kalma olayını birebir hissediyorsunuz, denizin mavisi, derinliği, gökyüzünün bulutları, Güneşin ve Ay'ın doğuşu, sudaki ışık yansımaları, deniz canlıları her şey gerçek gibi, çizgi film tadında grafikler yok. Zaten oyuna ilk başladığınız anda bu güzellik için bile oynamaya değer buluyor ve ortalıkta birkaç tur atmaktan geri duramıyorsunuz. Sonra bir bakmışınız ki kendinizi ateş yakmak için çalı çırpı toplarken bulmuşunuz. Ateşi yaktınız mı da gerisi geliyor, hadi bir de duvarları ve çatısı yapraklarla bezenmiş bir klübe yapayım, hadi bir de şu balıkları avlamak için bir balık kafesi yapayım, hadi onu da yapayım, bunu da yapayım... Biraz daha oynayayım... Stranded Deep böyle bir oyun işte. Basit ama bağımlılık yapıcı. Şu meşhur Robinson Crusoe hikayesini kullanmayı akıl edip çeşitli faktörlerle harmanlayıp önünüze sunmayı başarmış bir oyun. Bir de ne var biliyor musunuz? Burası beni en çok etkileyen kısım. Şu son zamanların meşhur zombileri yada kıyamet sonrası Dünya'nın mutasyona uğramış yaratıkları yok. Hayatta kalma olayını yaşamanız için bu tip uydurma senaryolara ihtiyaç duymadan, doğanın kendisi ile mücadele etme imkanı veriyor size. Yukarıda saydığım açlık, susuzluk gibi öğeler gayet yeterli zaten ne gerek var zombiye? Üstelik köpekbalıkları da varken.

Efendim yukarıda videosunu da paylaştım ve kısaca anlatmaya çalıştım. Oyuna youtube kanalımda seri çekiyorum. En başından başladım bölümler halinde ilerleyeceğim. Ateş yakacağız, tahta toplayacağız, çeşitli eşyalar yapacağız, batıklara dalacağız, adalar arası seyahat edip işe yarar eşyalar ve yiyecek arayacağız. Bunların hepsi bu seride. Oyunu merak ediyorsanız, gelin bir bakın. Kanalıma bekliyorum. Görüşmek üzere, sağlıcakla kalın....


20 Mayıs 2015 Çarşamba

KAWASAKI VERSYS 650 İNCELEME



Bir dostumun motosikleti. Beni kırmayarak getirdi, elimizden geldiğince anlatmaya çalıştık. Çok sağlam bir motosiklet. Ben hayran kaldım, ileride scooter'ı artık bırakıp böyle bir şeye geçmem gerekiyor duygusu uyandırdı bende. Umarım beğenirsiniz.

17 Mayıs 2015 Pazar

GOOGLE CARDBOARD İNCELEME



Google Cardboard'un plastik versiyonunu aldık enine boyuna tarttık, baktık, bir nevi inceleme yaptık arkadaşlar. Değişik bir tecrübe olmakla beraber, benim gibi evde 3d Tv izlemeyi alışkanlık haline getirmiş kişiler için fazla da bir albenisi olacağını sanmıyorum. Açıkçası beklediğimden kötü çıktı, hayalkırıklığına da uğradım. Daha farklı bir gerçeklik deneyimi ve daha iyi Google Play uygulamaları bekliyordum. Ama bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda çok az iyi uygulama var, geri kalanlar iyi değil hem grafiksel anlamda hem de içerik bakımından. Sanırım adam gibi bir sanal gerçeklik tecrübesi için biraz daha sabretmemiz gerekiyor. Oculus Rift ve Sony Project Morpheus'un biran önce çıkmasını ve herkesin ulaşabileceği fiyatlarda olması umuduyla.

14 Mayıs 2015 Perşembe

G27 SETTINGS FOR PROJECT CARS



Project Cars G27 ayarları. Oyunu bu ayarlarda gayet rahat oynuyorum. Ama ayarlardan önce Steering Wheel Wizard'ı çalıştırıp direksiyona ayar çekmeniz gerekiyor. Ayarlarla beraber bir oynanış videosu da ekliyorum.

3 Mayıs 2015 Pazar

YAMAHA X MAX 250 ABS İNCELEMEM


Herkese merhaba. Bugün sizlere kara kızdan bahsedeceğim. Kara kız benim X Max'e koyduğum isim :) Efendim motorumuz oldukça hoş. Fotoğraflardan belli oluyor zaten değil mi?


X max'in önden görünüşü, devasa bir motosiklet görüntüsünde, en çok bu yönüne aşık oldum diyebilirim. Araçların arkasında durduğunuz zaman, sizi dikiz aynasında görenler arkada kaliteli bir motor olduğunu fark ediyorlar. Bana öyle geldi, bilmem belki de ben ön kısma çok fazla anlam yüklemiş olabilirim :)

Motorun arka kısmı ise ön kısımdaki gibi heybetli değil ve arkaya doğru sivrilerek ufalıyor. Burada da benim gözümde bir yarış motorunun etkisine sahip bence.

Motor her yönden gayet yeterli büyüklükte duruyor, küçük motor izlenimi vermiyor diyebilirim. Özellikle yanına normalde gördüğünüzde gözünüze büyük görünen makineler park ettiğinde gerçekten pek ufak olmadığını hissettiriyor diyebilirim.



X Max sportif duruşa sahip bir motor, peki bu sportiflik ne kadar ruhunda var? Bence tartışılır, ama motorumuzun henüz rodaj aşamasında olduğunu belirteyim. Belki sonradan daha fazla açılabilir. Kilometre 250'de. Daha bebek adımları attık, büyüyeceğiz.

Efendim motorumuzun gösterge paneli ise gerçekten harika. Her şey dijital. Üstelik otomatik vites olmasına rağmen devir saatimiz bile var. Gece de rengi çok güzel oluyor. Turuncu, gözü yormayan, rahat okunan göstergeleri var. Ayrıca yol bilgisayarı hiç fena değil.


Önde bir de camımız var. Bizi önden esen rüzgarlardan çok fazla koruduğunu söyleyemeyeceğim. Anca çok düşük hızlarda etkisini görebiliyorsunuz, çünkü motorun oturuş pozisyonu oldukça yüksek. Ben 1,67 boyumla anca parmak uçlarımda basabiliyorum yere. Bu durumu benim gibi kısa boyluların dikkate almasında fayda var. Arkanızda artçınız varken, motoru durduğu yerde sabit tutmak bayağa yorucu olabiliyor. Ayak ucunuza bayağa ağırlık biniyor.


Bir de bizim X Max'de ABS var ki, işte esas süper olan kısmı bu. Çok memnunum. Eski motorum X City'de olduğu gibi ani fren yapmaktan korkmuyorum. X City'de 2 kere ani fren yapmış ve kayan lastiklerle motoru zor toplamıştım. Bu ABS insana güven veriyor, gaza daha bir rahat asılıyorsunuz. Durabileceğini bilmenin güveni var bu motorda, bunu size hemen hissettiriyor. X Max almaya niyeti olanlar 1000 TL farkı ödemekten kaçınmasınlar, naçizane tavsiyem.

Lastiklerimiz biraz küçük mü duruyor ne? Evet eski motorumdan biraz küçük, ama beni etkiledi mi? Hayır, henüz değil. Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim, üzerindeki lastikler gayet iyi. Memnun kaldım. Hafif yağmurda, ıslak zeminde de kullandım, kaymadı.

Başka neler diyeyim? Bagaj. Bagaj. Bagaj. Bu motorun esas can yakan kısmı bu. 2 tane çeneden açılabilir tam kask alıyor ve hala orta kısımda biraz yeriniz kalıyor. Artçı konforuna değinecek olursam, o da gayet iyiymiş, sadece eşim bindi ve memnun kaldı. X City'den çok daha rahat olduğunu ve kendini güvende hissettiğini söyledi. Öteki motorda çok sallanmadan şikayetçiydi. Gerçekten de bu motorun süspansiyonları daha konforlu gibi. Klasik Yamaha sertliği var, ama X City gibi de değil, çok daha iyi.

Hep karşılaştırma yapıyorum X City ile. İster istemez yapıyor insan. Ama bakmayın siz X City şöyle böyle dediğime. O da gayet güzel bir makineydi. Hem onun da X Max'e göre artıları yok değil. Mesela lastiklerin daha büyük olması bir avantaj. Arkasında bagaj demiri hazır satıldığı için, ekstra 500-600 lira para verip bagaj demiri almaya gerek yok. Al çantayı taktır. Ön cam da önden esen rüzgarlarda X Max'den çok daha iyi koruyordu. Ama burada şunu da belirtmek isterim ki, X Max'in yan rüzgarlardan etkilenmesi X City'den çok daha az. Yakıt olarak bakarsak ise yakınlar diyebilirim. Bir de X City kısa boylular için zapt etmesi daha kolay bir motor. Ayağınız biraz daha yere basıyor. X City'nin bagajı bir çeneden açılır tam kaskı almıyordu, ama küçük de sayılmazdı. Gene bayağa bir eşyayı toplayabilecek bir bagajı vardı. Ayrıca keşke X Max'te de olsaydı dediğim ön kısımdaki askısı, alışveriş poşetlerini asmak için birebirdi. Torpido gözlerindeki yer olarak sanırım X City'nin kilitli tek parça olan torpidosu daha çok eşya alıyordu. X Max'te sağlı sollu 2 adet torpido gözü var, biri kilitli, biri kilitsiz. İçine anahtarlık ve gözlük kabı koyunca içi doluyor.

Motoruma çektiğim incelem videosu da aşağıda. Yüksek rüzgar sesi için kusura bakmayın. 


Bir de montaj yaparak çektiğim bir video var, ona da bakabilirsiniz. 



Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Hem X Max'i biraz anlattık hem de aynı kulvarda olan kardeşi X City ile kıyasladık. Aklınıza takılan, benim burada yazmayı es geçtiğim sorular olursa çekinmeden danışabilirsiniz. İyi günler.

28 Nisan 2015 Salı

SJCAM 4000 WIFI TÜRKÇE İNCELEME VİDEOSU


Merhaba herkese. Son zamanlarda özellikle motosiklet kullanıcılarının gözdesi haline gelen ve ucuz ama kaliteli çakma GoPro olarak da adlandırılan SjCam 4000 wifi model kamera için bir inceleme videosu çektik. Daha önce ara sıra bloğumu takip edenler varsa bilirler, SjCam 4000 wifi modelinin oldukça detaylı bir incelemesini fotoğraflarla da süsleyerek yazmıştık, şimdi de bir video incelemesi yaparak kameraya daha yakından bakıyoruz. Bu modelin Türkiye piyasasında oldukça meraklısı olduğunu biliyorum ve incelemenin faydalı olacağını düşünüyorum. Herkese iyi seyirler. 

22 Nisan 2015 Çarşamba

SONY XPERIA Z3 DETAYLI İNCELEME


Sony'nin amiral gemisi Z serisisinin son üyesini aldım elime, enine boyuna inceledim arkadaşlar. Şu ana kadar Samsung, LG, Nokia gibi dev markaların en üst seviye modellerini kullanmış biri olarak, Z3'ü hepsinden fazla beğendim. Daha önceki telefonlarımı da hep severek kullanmışımdır ama illa ki birkaç eksik, beğenmediğim birkaç özellik de gözüme batmıştır. Mesela kamerası mükemmeldir, tasarımı kötü, tasarımı güzeldir ama çizilmeye karşı dayanıksızdır vb. Z3'de ise bu problemlerin hiçbirini yaşamadım. Tasarımı, kaliteli kasa yapısı, mükemmel kamerası, net ve yüksek çıkışlı ses kalitesi, remote play özelliği, Android oyunlarındaki performansı ve radyosu beni benden aldı bu telefonun. Ama kadı kızında bile kusur bulmak gerekirse, şarj yerinin kapağı pek hoşuma gitmedi diyebilirim. Ama o kadar da büyütülecek bir şey değil, özellikle kusur bulmak için aradığımda buldum bu eksikliği. Bir de Note 3'ten sonra ekran biraz ufak geldi ama bu da Note gibi bir modelden sonra hangi markaya geçilirse geçilsin yaşanabilecek bir durum sanırım. Ayrıca, ekran küçük kaldı ama cebime de rahat rahat sığıyor, Note 3 gibi bombe yapmıyor. Oturunca bir yerlerime batmıyor vs. Note telefonunun kalemini de ekleselermiş bu cihaza, bence piyasada eline su dökebilecek başka bir telefon kalmazdı. Bak o kadar anlattım anlattım en önemli 2 özelliğini atladım aletin. Su ve toza karşı dayanıklı olması ile şarjının inanılmaz derecede uzun gitmesi. Ben aklıllı telefonlar içinde bu kadar şarjı uzun giden telefon görmedim. Hele ki oyun falan oynamıyorsanız, nette de çok dolaşmıyorsanız, "alo" demekle bitmeyen, ne zaman şarj ettiğinizi unutturan bir pili var cihazın. MÜKEMMEL. Bir de yağmur altında teli ıslanmayacak bir yere saklma çabası da yok, hatta açın yağmurda fotoğraf çekin. Neyse, artık kendisi hakkında düşündüklerimi bir kenara bırakıp, hakkını vererek çektiğime inandığım inceleme videosuyla başbaşa bırakmak istiyorum sizi. 




Umarım beğenmişinizdir. Lütfen bloğuma yada youtube kanalıma abone olmayı unutmayın. Tekrar görüşmek üzere.

16 Nisan 2015 Perşembe

EN SON NE OYNADIM 5?


Son zamanlarda otomobil yarışları gündemimden düşmüyor. Assetto Corsa her daim favorim, bir yandan da Ps 4'de Driveclub'a başladım. Assetto Corsa için çok şeyler yazmıştım zamanında, biraz Driveclub hakkında yazacak olursam, öncelikle kimi oyuncuların ve eleştirmenlerin yerden yere vurduğu kadar kötü bir oyun olduğunu düşünmediğimi söyleyebilirim. Oynanış arcade tarzında, evet bu simülasyon tutkunlarının pek sevmediği bir durum, özellikle de konsollarda Gran Turismo ve Forza serilerine alışık olanlar için biraz yadırganacak bir tarz. Ama oyun o kadar da arcade değil, yani bir nfs kadar bas gaza oraya buraya çarp geç tarzında değil, yolunuzda doğru gitmeye çalışıyorsunuz. Ayrıca araç içi kamera sistemi ve dinamik hava efektleri çok başarılı, işte bu nedenlerle oynanmayı hak ediyor bence. Oyunda beni en çok kızdıran ve saçma bulduğum özellik ise siz ne kadar doğru gitmeye çalışsanız da diğer araçların size gelip sürtünmeleri, çarpmaları gibi pek çok tahrik edici unsuru bulunduruyor olması. Bu kısım olmasaymış daha eli yüzü düzgün bir oyun olurmuş kanaatindeyim. Bu oyun hakkında söylemek istediklerimi özetleyecek olursam, bir Gran Turismo yada Forza serisi olmadığını ve konsollarda bu kalitede oyun bekleyenleri şimdilik tatmin etmediğini söyleyebilirim. Bu oyun Playstation'da Gt severleri bir nebze oyalayacak bir tadımlık oyun bence, ama Playstation'un tanıtım aşamasında gösterildiği gibi çok büyük umutlarla çıkarılmasına rağmen, asla bir Gt serisinin yerini dolduramayacak hatta yanından bile geçemeyecek kalitede, onu da bilin. Ama dediğim gibi Gt serisini bir yere bırakacak olursak bir süreliğine Ps 4'deki yarış kıtlığını gayet iyi dolduruyor, tabii sadece Gt gelene kadar. 

Konsolu bir tarafa bırakırsak, benim açımdan Pc cephesinde şu an oynadığım ve övebileceğim herhangi bir oyun yok. Sadece Assetto Corsa ve Project Cars'a bakıyorum, onun dışında Pc cephesinde yeni bir oyun oynamadım. Bunda bilgisayarımın bozulup tamire gitmesi de etkili oldu tabii. Bilgisayarım servise gidince android oyunlarına sardım bir süre. Gelin android oyunlarını 3. paragrafta konuşalım.

Android'de keşfettiğim basit ama saran küçük oyunlardan başlayacak olursam. Öncelikle Traffic Racer'ın gönlümde taht kurduğunu söyleyebilirim. İzometrik bakış açısıyla oynanan bu oyun trafikte envai çeşit makaslar attığınız ve ne kadar iyi makas atarsanız o kadar çok para toplayıp daha güzel arabalar aldığınız bir oyun. Beni bayağa sardı. Videosu da aşağıda. İzleyin bakın, eminim sizin de ilginizi çekecektir. 



İkinci Android oyunum ise Can Knockdown. Elinize toplar alıp sürükle bırak yöntemiyle attığınız ve farklı şekillerde dizilmiş konserve kutularını devirmeye çalıştığınız bu oyun da oldukça eğlenceli ve uzun saatler vaat ediyor. Onun oynanış videosu da aşağıda efendim.



Bu yazımda son olarak bahsetmek istediğim diğer bir Android oyunu ise Zombie Hq. Gene izometrik bakış açısıyla oynanan bu oyunda, birbirinden farklı haritalarda birbirinden farklı zombi türlerini alt etmeye çalışıyoruz. Silah ve ekipman geliştirme özellikleriyle ve de level atlama tarzıyla benim oldukça hoşuma gitti. Mutlaka bakın. Üstelik oynaması ücretsiz. Videosu mu? O da aşağıda.



Sağlıcakla kalın dostlar.

5 Mart 2015 Perşembe

Bir Ses Böler Gece'yi (Ahmet Ümit)


Merhaba dostlar. Bugün söz verdiğim üzere Ahmet Ümit'in Bir Ses Böler Gece'yi adlı eseri hakkında yazacağım. Romanımız kısa ve Ahmet Ümit'in muhteşem diyebileceğim yazım diliyle hemencecik okunuveriyor. Ben kitap bittiğinde "Hadi ya nasıl bitti mi şimdi? Diye üzüldüm. Kitabın arkasına falan dikkatle baktım acaba sayfa falan atladım mı diye.

Kitabın başlangıcı bir korku filmini aratmayacak şekilde ürpertici ve öyle ustalıkla yazılmış ki resmen karakterle beraber soluk alıp veriyorsunuz. Kitap biraz politik olaylara falan giriyor sonra, politik işleri sevmediğim için bu kısma girmek istemiyorum ama alışık olduğumuz Ahmet Ümit polisiyelerinden biraz farklı olduğunu ve daha çok normal bir roman havasında olduğunu söyleyebilirim. Kitapta beni en çok etkileyen 2 şeyden biri oldukça akıcı ve merak uyandıracak şekilde yazılması, diğeri de karakterin içsel konuşmalarının ve hatıralarının çok iyi yansıtılması diyebilirim.

Kitapta Ahmet Ümit'in Patasana'sında olduğu gibi iki ayrı öykü anlatılıyor ve sonunda bu iki öykü ustalıkla birbirinin içine yediriliyor. Kitabın sonu ise Ahmet Ümit'te alışık olmadığımız bir şekilde birazcık okuyucuya bırakılmış. Ben kitabın kapağını kapattıktan sonra bayağa bir düşündüm ve kendimce bir sonuca vardım. Her okuyucunun da kendine göre sonuçlar çıkartacağına eminim. Son olarak Ahmet Ümit'in bu kitabını da çok beğendim ve benim için ayrı bir yere koydum diyebilirim. Birileri benden kitap önerisi istediğinde ilk sıralarda tavsiye edebileceğim bir eser olarak gönlümü feth etti. Bloğumda da paylaşarak, bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.

Bunun dışında Ahmet Ümit'in eski eserlerinden de birkaçını daha aklıma gelmişken tavsiye etmek istiyorum. İlk sırada Patasana var. Mutlaka okuyun. Sonra gene bir politik polisiye Kukla, onu da okuyun. Başka başka Beyoğlu Rapsodisi, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir ve Aşk Köpekliktir'e de mutlaka bakın.

Evet tekrar görüşmek dileğiyle arkadaşlar.

1 Mart 2015 Pazar

Agatha'nın Anahtarı (Ahmet Ümit)


Ahmet Ümit'i çok severim ve polisiye yazmasına karşın kitaplarında gördüğüm edebi üslup ile benim için ayrı bir yerdedir. Bugün sizlere son okuduğum kitabı hakkında düşüncelerimi yazmak istiyorum.

Bu sefer elimizde bir polisiye öykü kitabı var ve kitaba ismini veren Agatha'nın Anahtarı adlı öykü ile başlıyor. Açıkçası ben en çok da bu hikayeyi beğendim. Bir okur olarak eleştirilerime gelirsek eğer, sonrasındaki hikayeleri Ahmet Ümit gibi bir yazar için biraz sığ buldum. Bu kitap başka bir yazarın elinden çıksa beklentilerimi daha düşük tutacağımdan sanırım daha fazla tatmin ederdi beni. Ama Ahmet Ümit'in diğer hikaye kitapları olan Aşk Köpekliktir ve Şeytan Ayrıntıda Gizlidir'e göre öyküler biraz basite kaçmış gibi geldi. Fakat yine de vaktimi boşa harcattığını düşünecek kadar insafsız değilim. Kitabı tek başına değerlendirirsem okunmaya değer olduğunu söyleyebilirim.

Şu anda da elimde gene bir Ahmet Ümit kitabı olan Bir Ses Böler Gece'yi var. Yarısını çoktan geçtim. Bu kitap hakkındaki düşüncelerim ise daha şimdiden çok çok olumlu. Bitirince bu kitaba da hemen değinmek istiyorum ki Ahmet Ümit gerçekten döktürmüş bu romanında. Yazara büyük bir saygı duyarak çeviriyorum her sayfayı.

Evet. Şimdilik bu kadar. Başka bir yazıda görüşmek üzere dostlar, sağlıcakla kalın.

26 Şubat 2015 Perşembe

ONCE (BU FİLMİ MUTLAKA DİNLEYİN)

Merhaba sevgili dostlar. Bugün sizlere uzun zamandır aklımda olan bir film tavsiyesinde bulunacağım. Hani bazı insanların başucu kitapları vardır ya. Bu film de öyle, bir kitap gibi defalarca izleseniz bile bıkmayacağınız türden. Hatta başlığa dikkat ettiyseniz bu filmi dinleyin yazdım. Çünkü bu filmi öne çıkaran şey müzikleri. Hatta filmi izledikten sonra soundtrack albümünü mp3 ünüze atıp sürekli dinlemek isteyebileceğiniz muhteşem müziklere ve sözlere sahip.

Yurtdışına çıkanlar daha iyi bilirler. Avrupa Metroları ve sokakları muhteşem sokak müzisyenleri ile doludur. Ben bu tip adamları Türkiye'de para verip bile bir mekanda dinleme şansınızın az olduğunu söyleyeyim, gerisini siz düşünün. İşte filmimizdeki karakterde akustik gitarıyla kendi bestelerini söyleyen bir sokak şarkıcısı. Sevgilisinden yeni ayrılmış, kırık kalpli kahramanımız onun için bestelediği birbirinden güzel parçaları içtenlikle seslendirirken, bozuk elektrik süpürgesini tamire götüren bir bayanın dikkatini çekiyor. Kadın adamın çaldığı parçayı çok beğeniyor ve biraz bahşiş bırakıyor. Bizim çalgıcı kahramanımız ise verdiği parayla dalga geçiyor çünkü gerçekten çok komik bir rakam. Bu şekilde aralarında muhabbet gelişiyor. Güzel tesadüf ise çalgıcı kahramanımızın babası Hoover tamircisi. Süpürgeyi tamir ettirelim muhabbetine falan geliyor iş ve bu tuhaf karşılaşmanın sonucu mükemmel bir hikaye gelişiyor. Anlatmayı burada bırakayım, gerisini siz getirin. Bu arada film müzikleriyle meşhur, ama altını çizeyim müzikal değil.

İzleyin ve dinleyin bu filmi. İnanın isim yapmış pek çok romantik filme on basar. Hatta İngilizceniz iyiyse sözlere odaklanın. Mükemmel kelimelerle ifade edilmiş aşk şarkıları mutlaka yüreğinize dokunacaktır.

Eh bana müsade artık, bugün de güzel bir film tavsiye etmenin mutluluğuyla hepiniz sağlıcakla kalın.

25 Şubat 2015 Çarşamba

SOĞUK TAŞLAR (OSMAN AYSU)

Bugün bir kitap önerisi ile daha karşınızdayım. Madem Osman Aysu'dan başladık, devam edeyim dedim. Uzun zamandır kitap okuma alışkanlığımı kaybettiğim için okunması kolay ve konularının akıcı olması bakımından Osman Aysu'nun kitaplarını özellikle tercih ettim. Neyse konuyu çok uzatmadan Soğuk Taşlar adlı eserin içeriğine değineyim biraz. Belki sizin de ilginizi çeker.

Efendim bu sefer ki kahramanımızın adı Doğan ve kendisi arkeoloji doçenti. Olaylar bu karakter ve çok zengin bir koleksiyoncu olan Sulhi Bey arasında geçiyor. Kitapta yok yok mafya, seksi bir kadın, ucundan biraz aşk hikayesi ve envai çeşit entrika. Cadı kazanı gibi kaynayan bir konusu var kitabın ve hareketlilik hiç bitmiyor. Bu bakımdan elinize aldığınız gibi bitirmeniz olası. Eğer bu aralar sürükleyici bir şeyler arıyorsanız ve ağır kitaplardan sıkıldıysanız Osman Aysu'nun bu kitabını da içtenlikle tavsiye edebilirim. Özellikle polisiye tarzına meraklıysanız daha bir hoşunuza gitmesi olasıdır. Üstelik bu kitapta cep boyutlarında olduğu için otobüste falan rahatlıkla okunabilir. Ben şimdilik Osman Aysu'ya ara verip bugün Ahmet Ümit'in bir kitabına başladım. Esas sevdiğim ve neredeyse tüm kitaplarını okuduğum bir yazardır kendisi. Agatha'nın Anahtarı adlı öykü kitabına başladım yazarın. Onu da bir ara paylaşmak isterim açıkçası.

Evet bu ara biraz da koşullar gereği bol bol kitap okuduğum bir dönemdeyim. Zaten çok fazla teknoloji ve oyun yazmıştık bu bakımdan bloğu biraz da edebi içeriklerle doldurmanın güzel olacağını düşündüm. Yakın zamanda birkaç kitap ve film önerisi ile daha karşınızda olmak olmak istiyorum dostlar. Sonra gene teknolojiye ve oyunlara döneriz. Hepiniz sağlıcakla kalın ve bloğuma üye olmayı ve takipte kalmayı ihmal etmeyin lütfen.

23 Şubat 2015 Pazartesi

BAĞIMLILIK YAPICI KÜÇÜK BOYUTLU BİR ANDROİD OYUNU (ZOMBIRDS)

ZOMBIRDS

Bir başladınız mı bir daha bırakamayacağınız güzel grafikli bir Android oyunu ZOMBIRDS. Bir sürü telefon oyunu indirdim hiçbiri sarmadı diyenlere tavsiyemdir. Yalnız oyun ciddi bağımlılık yapıcı ve bazı bölümleri geçmek sinir bozacak kadar zorlayıcı, uyarayım. Oyunda levellar var ve her levelda size farklı görevler veriliyor. Görevlerin üstesinden geldikçe de bir üst levela atlıyorsunuz. Oyunda ZOMBIRDS denen değişik kuşları vurmaya çalışıyorsunuz ancak bunu belli kombolarla süslemişler ve bazı modlar oluşturmuşlar. Bu nedenle oyun basit bir vur kaç oyunu değil. Bir de kurukafalar var, onları vurdukça da altın topluyorsunuz. Altınları kostüm ve görevleri kolaylaştırabilecek bazı takviye güçleri satın almak için kullanıyorsunuz. Benim ciddi anlamda saatlerimi yedi oyun. O yüzden yazmaya değer buldum. Aşağıda oyunun ekran görüntüsüne ukaşabilirsiniz.


22 Şubat 2015 Pazar

Sürükleyici Bir Kitap Yalıda'ki Sır (Osman Aysu)


Herkese merhaba. Ürün incelemeleri yaptık, oyun paylaşımlarında bulunduk hatta film tavsiyelerimiz de oldu zaman zaman. Bugün de son okuduğum bir kitap hakkında düşüncelerimi yazmak istedim. Neden yazmak istedim? Çünkü bir çırpıda okudum ve sürükleyici olduğunu düşündüğüm bu kitabı tavsiye edilmeye değer buldum.

Efendim kitabımızın kahramanı Sarp adında, biraz başına buyruk, bildiğini okuyan ve bu yüzden de çalıştığı yerlerden ya zorla istifa ettirilen ya da kendi çekip giden ünlü sayılabilecek bir gazeteci. Karakterimize işsiz kaldığı bir dönemde felçli bir işadamı tarafından anılarını yazması karşılığı yüklü bir ücret teklif ediliyor. İşe başlamadan önce de yüklü bir avans alıyor. Yalnız işadamının isteğiyle yalıda kalması gerekiyor ve kendisine bir oda tahsis ediliyor. Olaylarda Sarp Bey yalıya yerleştikten sonra hızlı bir şekilde başlıyor. Yalıda yaşanan hayatlar oldukça renkli. İşadamının birbirinden güzel, hepsi farklı annelerden olma üç kızı var ve bu üç kızın hiç biri yaşlı işadamının anılarını yazmasına yanaşmıyor hatta onun bunadığını düşünüp gerçekleri çarpıtacağından korkuyorlar. Ama olayların iç yüzünün farklı olduğu zamanla ortaya çıkıyor ve gazeteci Sarp bu üç kadınla ilgili oldukça ilginç bilgiler ve deneyimler elde ediyor. Gazeteciliğinin verdiği sağduyuyla da zamanla olaylara daha farklı yaklaşıyor.

Yazar bence karakterleri güzel oturtmuş.  Yalıda dönen olaylar son ana kadar sizi uyanık tutuyor ve sonunu tahmin edemiyorsunuz. Bu yüzden kitabı biran önce bitirmek ve ne olduğunu öğrenmek istiyorsunuz. Cep boyutlarında yaklaşık 300 sayfa olan bu kitabı ben bir gün içinde bitirdim. Eğer sürükleyici, dili yormayan ve renkli karakterlerle bezenmiş bir kitap arıyorsanız bu kitaba bir şans verin diyorum. Kesinlikle sizi tatmin edecektir. Bu arada Osman Aysu'nun diğer kitaplarını da tavsiye ederim. Herkese keyifli okumalar. Kendimizi teknolojiye çok kaptırdığımız bu günlerde biraz da eski gelenekleri hatırlamakta fayda olduğunu ve kitap okumamız gerektiğini düşünüyorum. Sağlıcakla kalın dostlar.

31 Ocak 2015 Cumartesi

ASSETTO CORSA BROADSPEED JAGUAR MOD



YENİ BİR ARAÇ TEST EDİYORUZ

Selam herkese, bugün Assetto Corsa'da Broadspeed Jaguar adlı aracın tadına baktık. Mount Panorama'nın bol virajlı pistinde turladık biraz kendisiyle, memnun kaldık mı? Kaldık. Biraz daha geliştirilirse daha iyi olacaktır tabii, ama şu haliyle de zevkli bir sürüşü var. Aracın G27'ye verdiği tepki gayet başarılı ve aracı kullandığınız hissini size fazlasıyla veriyor. Bu da sürüş için yeterli. Ama ufak tefek buglar da yok değil, ki bunlardan en komiği araç sağdan direksiyonlu olmasına rağmen, sürücünün solda oturması (videoda görebilirsiniz), ikincisi de sürücünün kolları gözükmüyor. Kokpit görüntü kalitesi fena değil, Jaguar'a has ahşap aksam güzel verilmiş. İnceleme videosuna aşağıdan bakabilirsiniz. Lütfen kanalıma ve bloğuma abone olmayı ihmal etmeyelim. Sağlıcakla kalın. 


30 Ocak 2015 Cuma

SJCAM 4000 WIFI İNCELEME



AZ PARAYA ÇOK İŞ YAPAN KAMERA

Herkese merhabalar. Uzun zamandır oyunlara ve youtube videolarına daldığım için metin incelemeleri yapamıyordum. Bugün artık biraz bloğuma döneyim ve yararlı bir iş yapayım diyerek SjCam 4000 Wifi kameranın incelemesini yazmaya karar verdim. 

Teknolojiyi az çok takip eden herkes bilir ki aksiyon ve araç kameraları son günlerde acaip derecede popüler olmaya başladı. GoPro ile yepyeni bir sektör oluştu ve bu sektördeki potansiyeli gören diğer firmalar boş durmayayıp hemen bu işe girdiler. Velhasıl ucuz Çin modellerinden kaliteli markaların kameralarına kadar pek çok model çıktı ortaya. İşte benim bugün incelemesini yapacağım kamerada bir Çin malı ürün, ama nasıl desem kaliteli bir ürün. İnternette NoPro olarak da geçen bu ürün, tabii ki bir GoPro çekim kalitesinde değil ama onun neredeyse 5'te 1'i fiyatına ona yakın bir çekim kalitesi sunuyor ve içinden çıkan aparatları sayesinde başka herhangi bir ücret ödemeden pek çok yere monte edilebiliyor. Bir de bu ürün öyle tuttu ki, adamlar işi ilerletip bunun da çakmasını yaptılar. O yüzden incelememe birkaç fotoğraf ekleyerek devam edeceğim ve size orjinal SJ 4000 WIFI kameranın kutusu nasıl olmalı onu göstereceğim. 
KUTUNUN ARKADAN GÖRÜNÜŞÜ
KUTUNUN ÜSTTEN GÖRÜNÜŞÜ
KUTUNUN ÖNDEN GÖRÜNÜŞÜ
KUTUNUN YANDAN GÖRÜNÜŞÜ
Efendim kutuyu elinize aldığınız zaman üst kısımda makine housing dediğimiz su geçirmez aparatı içerisinde duruyor. Bu kısmı çıkardığınızda makine ile gelen ve çeşitli yerlere monte edilmesini sağlayan aparatlara ulaşıyorsunuz. Makinemiz de şu şekilde arkadaşlar. 



KAMERANIN ÖNDEN GÖRÜNÜŞÜ
KAMERANIN ARKADAN GÖRÜNÜŞÜ
Ben satıcının elinde sadece mavi ve beyaz renk seçenekleri olduğu için, beyazın kirlenme riskine karşılık mavi olanı seçtim. Arkada küçük bir LCD ekranımız var arkadaşlar ve bize fazlasıyla yetiyor. Bu ekrana girerek makinenin ince ayarlarını yapıyoruz. Menüde ne seçenekler var onları da hemen söyleyeyim zira ekran parladığı ve hiçbir şey görünmediği için menünün fotoğrafını çekemedim. Menünün başında çözünürlük yer alıyor sevgili dostlar. Burada çözünürlüğü 1080p seçip 30 fps veya 720p seçip 60 fps kalitesinde kayıt yapabiliyorsunuz he bir de 720p de 30 fps ve 848x480 VGA seçenekleri var ama ben ne gerek var diyorum. İlk 2'sini kullanmak bize yetiyor. VGA mı kaldı zaten bu devirde?

Çözünürlük menüsünün altında ise Tv çıkış seçeneği bulunuyor, buradan da PAL veya NTSC seçebiliyorsunuz. Bizim ülkede PAL seçmek daha çok işimize geldiğinden, zaten PAL seçili gelen ayarda bırakıyoruz. Bu menünün altında ise OSD mod var ki, ne olduğunu bilmediğimden geçiyorum. Ne olduğunu bilenler için söyleyeyim açıp kapatma seçenekleri dışında bir numarası yok. Bu menüyü de geçince Video Lapse seçeneği var ki sanırım Türkçesi video sona erme süresi gibi bir şey, ben bunu off yaptım. Bunun altında ise Capture Mode yani yakalama modu geliyor ki sanırım bu da fotoğraf için, ben makineyi fotoğraf amaçlı kullanmadığım için bu da off durumda. Ama merak edenler için söyleyeyim, buradan zaman dilimleri seçerek makinenin dilediğiniz zaman aralıklarıyla fotoğraf çekmesini sağlayabiliyorsunuz. Onun da altında Cyclic Record var ki, bu da ben de off durumda, eğer buradan zaman ayarı seçerseniz makine videoyu seçtiğiniz süre boyunca kayıt ediyor. Bir alt menüde HDR var, bu da işe yarar bir şey, on konumunda bırakılsa iyi olur. Onun altından devam edersek, Motion Detection geliyor, bu da kamerayı araçta falan kullanmaya niyetliyseniz işinize yarayacak bir şey, kamera harekete geçildiğini algılayayıp video çekmeye başlıyor. Bir alt menüde Audio seçeneği var, oradan da mikrofonu açıp kapatabiliyorsunuz. Hemen alttaki menüyle devam edersek, sırada Date Stamping var, bu da çektiğiniz fotoğraf ya da videolara tarih atılıp atılmamasına yarıyor. Bu menüyü de geçince Image Size geliyor. Buradan da fotoğraf kalitesini seçiyoruz. Sonra Quality menüsü geliyor. Türkçesi kalite olan bu seçeneği ben normalde bıraktım ve sonuçtan memnunum. Sonra gelen menüler ise tıpkı dijital fotoğraf makinelerinde olduğu gibi ayrıntılı özelliklerle oynamanıza olanak sağlayan seçenekler. Ne mi bunlar? Sharpness, white balance, color, iso, exposure gibi seçenekler. Eğer gece çekimlerinde ince ayar yapmak istiyorsanız oynayabilirsiniz. Bu menüleri geçince de sırada Anti-Shaking var ki, ben en çok bunu sevdim. Sarsıntı önleyici demek bu ve her zaman açıkta bırakın. Sonuçta bu bir aksiyon kamerası ve sarsıntılı çekimler için kullanılması kaçınılmaz. Bundan sonra gelen menüler ise şu şekilde (fazla anlatılacak bir şey olmadığı için kısaca yazıyorum); dil, tarih/zaman ayarı, otomatik kapanma ayarlama, beep sesi, tv modu, ekran koruyucular, frekans, rotate (çekim yönünü ayarlıyor), araba modu, WIFI SSID, WIFI şifresi, lisans, silme, format, fabrika ayarlarına dönme ve versiyon şeklinde. Gördüğünüz gibi menümüz bayağa uzun ve detaylı. Çoğu da oldukça işe yarayan özellikleri kapsamakta. Menüyü anlattığımıza göre makinenin sağ ve sol kısımlarında neler olduğuna bakalım isterseniz. 

KAMERA SOLDAN GÖRÜNÜŞ

KAMERA SAĞDAN GÖRÜNÜŞ
Sol ve sağ tarafta fotoğraflarını gördüğünüz kameranın, sol kısmında yukarı aşağı tuşları bulunuyor. Efendim bu tuşlar iki fonksiyonlu, hem menüde gezinmenizi sağlıyorlar hem de yukarı tuşu wifi'yi açıp kapatmaya yarıyor. Wifi özelliğinden geniş geniş bahsetmek istiyorum. Kameranın bu özelliği mükemmel ve hem android hem de ios cihazlarla uyumlu. Bende android telefon olduğu için, android uygulamasını kurdum telefona ve hiç zorlanmadım. İndirmesi de, kurması da, kullanması da gayet kolay. Bu özellik ne işe yarıyor? Bu özellik kameranın görüş açısını telefonunuzun ekranından görmenizi ve kaydı açıp kapatmanıza yarıyor. Ben makineyi kask aparatı ile kullandığımdan benim oldukça işimi gördü, çünkü kask kafamdayken ve kamera takılıyken, haliyle LCD ekrana bakmam ve görüntüyü ayarlamam mümkün olmuyordu, ama bu uygulamayla beraber kameranın kaskın üzerindeyken nereyi gösterdiğine telefonumdan bakabiliyor ve doğru açıyı ayarlayabiliyorum, Hoşuma giden yerde de basıyorum kayıt et düğmesine başlatıyorum videoyu, işim bitince de gene telefondan kapatabiliyorum. El yordamıyla kaskın üzerinde düğme aramama ya da kaskı çıkarmama gerek kalmıyor. Bu özelliğin güzelliklerini anlattıktan sonra gelelim makinenin sol kısmına. Efendim burada da makineyi ister adaptörüyle prizden, isterseniz de usb ile doğrudan Pc'den şarj etmenize yarayan şarj girişi ve mikro HDMI girişi bulunuyor. Bu ne demek? Pc'ye bağlı kalmadan çektiğimiz görüntüleri Tv ekranımızda izleyebiliyoruz ki bence mükemmel bir özellik. Son olarak sol kısımda micro sd card girişimiz var, sanırım buraya da 32 gb'a kadar kart takabiliyorsunuz. Ben 16 gb. taktım fazlasıyla yetiyor.

Kameranın özelliklerinden bayağa bahsettik şimdi gelelim aksesuarlarına. İlk olarak housing dediğimiz su geçirmez aparatın fotoğrafıyla başlayalım. 

SU GEÇİRMEZ KAP

Fotoğrafta gördüğünüz bu kabın içine kameranızı koyunca bence amatörce dalgıçlık yapan arkadaşlar için oldukça yeterli olabilecek bir su altı kamerasına dönüşüyor alet. Yanlış hatırlamıyorsam 30 metreye kadar dayanıklı. Benim dalış merakım olmadığı için derinlemesine bir su altı incelemesi paylaşamayacağım ancak akvaryumun içinde denedim, gayet net çekiyor. Buyrun bu da video, 


Su geçirmez kabımızı ve videosunu gösterdikten sonra kutunun içinden çıkan ekipmanlar ile devam edelim. Onların fotolarını da aşağıda görebilirsiniz arkadaşlar. 

 









Kutu içeriğini, çekim yaptığım yer tek kare almadığı için 2 fotoğraf çekerek paylaşıyorum. Burada en işe yarar neler var? Kısaca bahsedip konuyu toparlayayım, bayağa uzun oldu :) Kutu içeriğinde bisiklete, motosiklete, kaska bağlama aparatı gibi aparatların yanı sıra sıkıştırma vidaları ve cırt cırtlı bantlar ile beraber kablo sıkıcılar geliyor. Bir de kullanım kılavuzumuz var ki gayet açıklayıcı, okuyunca neyi ne yapacağınızı anlayabiliyorsunuz. Bir de unutmadan söyleyeyim yedek 3m bantlardan da 2 adet geliyor. Ben kaska yapışan 2 adet parçayı hemen motora götürdüğüm için fotoğraflarda göremeyebilirsiniz, ama dediğim gibi hemen kullandığım için burada yok, gelmiyor sanmayın.

Kamerayı güzelce tanıttık, peki çekim kalitesi nasıl derseniz? Buyrun size 2 adet video, biri gündüz biri gece çekimi. Videoların kalitesi ile asla oynamadım sadece daha keyifli izlenir diye müzik ekledim. Birebir kendi çekim kalitesidir. 

Videolar aklınızdaki son soru işaretlerini gidermiştir sanırım ama ben yine de hem konuyu toparlamak adına hem de kamera hakkındaki son düşüncelerimi belirtmek adına biraz daha yazayım.

1- Kamera hiç Çin malı dandik bir ürün gibi durmuyor. Elinize aldığınızda gayet sağlam ve güven veren bir yapısı var. 
2- Kameranın her koşuldaki çekimlerinden oldukça memnun kaldım ve başka bir kamera arayışım yok.
3- LCD ekran oldukça kaliteli, sırf bu üründe ekran var densin diye yapılmamış, hem görüntü kalitesi iyi, hem de menüyü gösteren ekran gayet başarılı.
4- Motosiklette kask kamerası olarak kullanımından da çok memnun kaldım, ne monte ederken ne de çekim yaparken sorun çıkardı.
5- 1080p 30 fps'de pil ömrü 70-80 dakika kadar, 20-30 liraya 1-2 adet yedek batarya almanızda fayda var, ayrıca araç kamerası olarak kullanmaya niyetliyseniz, çakmak şarjı ve cam vantuz aparatı da alın, bunlar kutudan çıkmıyor. Ama bunlar da çok ucuz, en fazla 50 TL. harcarsınız.
6- Tavsiye eder miyim? Gönül rahatlığı ile ederim arkadaşlar. Eğer bütçeniz fazla değilse piyasada 100 lira civarında dolaşan kameraları almak yerine biraz daha ekleyin bunu alın. Her yönden sizi tatmin edecektir. Fiyatının hakkını fazlasıyla veren bir ürün, hatta bu fiyata nasıl satılıyor ben anlamadım :)

Son düşüncelerimi de paylaştıktan sonra yeni incelemeler için bloğumu takipte kalmanızı ve youtube kanalıma ya da bloğuma abone olmanızı rica ediyorum. Tabii ki sadece rica ediyorum, seçim size kalmış, ama olursanız da bu beni daha çok şevke getirir, daha güzel incelemeler yaparım diye düşünüyorum. Hepiniz sağlıcakla kalın.

Son olarak incelememize bir de video ekliyorum. Videoda Android telefona nasıl bağlandığını da anlattım. İyi günler.



ASSETTO CORSA RUF CTR YELLOW BIRD TÜRKÇE OYNANIŞ


Assetto Corsa'ya Neler Gelmiş Bak?

Assetto Corsa'ya Yılbaşında gelen güncellemeyle eklenen RUF CTR Yellow Bird isimli araç. Bir turluk bir test gerçekleştirdik, pistimiz oldukça virajlı olan Mount Panorama. Araç ön ve arkadan kaymaya oldukça meyilli, o nedenle oldukça dikkatli kullanmak gerekiyor ve biraz alışkanlık gerektiren bir otomobil. G27 tepkileri gayet başarılı, her zamanki gibi. Aracı ve yolu gayet iyi hissediyorsunuz. Evet yeni araçla ilk izlenimlerim bu şekilde oldu, aşağıdan detaylı inceleme videosuna ulaşabilirsiniz. Oynanmaya değer bir araç. Hepiniz sağlıcakla kalın ve bloğuma ya da youtube kanalıma abone olmayı ihmal etmeyin :)

28 Ocak 2015 Çarşamba

PROJECT CARS 125 CC SHIFTER CART BESOS


Gokart denediniz mi hiç? Acaip zevkli. İmkanını bulursanız mutlaka deneyin diyorum. Ben gerçeğini denemiş biri olarak bugün Project Cars oyununda bir Gokart aracıyla yarışmak ve kıyaslamak istedim. Sonuç mu? Mükemmel. Adamalar yapmış, gerçeğine çok yakın hatta daha fazla keyif aldım desem abartmış sayılmam. Bunda biraz da benim gerçekte kullandığım Gokart aracının ve pistinin kalitesiz olması etkili olabilir belki. Neyse sözü fazla uzatmadan Project Cars Gokart deneyimimi içeren videoyu sizlerle paylaşıyorum. Keyifli seyirler. 


27 Ocak 2015 Salı

HOW TO SURVIVE TÜRKÇE İNCELEME VE OYNANIŞ SERİSİ




Bir Garip Hayatta Kalma Mücadelesi 

Arkadaşlar merhaba. Steam indirimlerinden oldukça uygun fiyata aldığım bu oyun bir süre Steam kütüphanesinde öylece yattıktan sonra, üniversitede okuyan yeğenimin gelmesiyle can buldu. Birlikte aynı ekranda oynayabileceğimiz coop bir oyun bakıyorduk ki, aklıma bu geldi ve başladık. Başlayınca da bırakamadık, hala oynuyoruz. Çok güzel bir oyunmuş. İçinde her şey var. Crafting mi istersin? Hayatta kalma unsurları mı istersin? Son zamanların zombilerinden mi istersin? Değişik Bosslar mı istersin? Gece-gündüz faktörü mü istersin? Hava değişsin sis olsun, yağmur yağsın mı istersin? Aklıma gelenler şimdilik bunlar, her şey var oyunda.

Bir uçak kazasından kurtulduğumuz oyunda, gözlerimizi bir adada açıyoruz. Çok bilindik bir senaryo değil mi? Ama işin eğlenceli kısmı konu değil, oyunda yapabilecekleriniz. İlk paragrafta da bahsettiğim gibi envai çeşit işle meşgul oluyorsunuz ve bu size acaip keyif veriyor. Ama oyunu coop oynamanızı öneriyorum, böylece alacağınız tat ikiye katlanacaktır. Hem birbirinize yardım edip, sırt çantasında taşıdığınız envanterleri paylaşabiliyorsunuz, hem de düşmanlarla savaşırken sen sağı al ben sola bakayım diyerek taktikler geliştiriyor ve işinizi kolaylaştırıyorsunuz.

Oyun Diablo gibi izometrik bakış açısıyla oynanıyor ama tıklama yok. Ben ve yeğenim gamepadlerle oynadık oyunu. Kontroller oldukça rahat ve kamera açıları başarılı. Bu konuda oyuna tam not verebilirim.

Grafik olarak da bence gayet yeterli bir oyun ve süper bir sisteme gerek duymadığı için pek çok Pc'de rahatça oynayabilirsiniz. Aslında oyun çıkalı bayağa oldu ama ben indirime düşmesini bekleyerek aldığım için, incelememiz biraz geç kaldı. Bu kadar güzel bir oyun olduğunu bilsem fiyatının düşmesini beklemeden bile alırdım. Parasını hak ediyor.

Oyunda çeşitli adalar var arkadaşlar, bu adalar arasında seyahat ediyorsunuz. Her adada sizi bekleyen görevler ve düşman çeşitleri farklı. Bir de adaların sakinleri olan maymunlardan ek görevler alabiliyorsunuz, ek görevler de keyifli. Bir adadan diğerine gittiğiniz zaman oradaki görevleri yapmak için gerekli olan donanımınız yoksa eski adanıza dönüp kendinizi biraz daha geliştirmeniz gerekebiliyor ya da sizden istenen bir parça ya da yiyeceği bulabilmek içinde farklı adalara geçmeniz icap edebiliyor. Bu bakımdan oyun dümdüz ilerlemeli bir oyun değil. Yeni bir yere başladığınızda bile eski yerleri ziyaret etmek zorunda kalabiliyorsunuz ki, bu bence çok güzel olmuş. Hiç de sıkmıyor, aksine oynama isteğinizi arttırıyor diyebilirim.

Evet oyunla ilgili kısa incelememiz bu şekilde, bence How To Survive'a bir şans verin ve oyunu oynayın. Oyun yanlış hatırlamıyorsam Ps 4'e de çıktı. Konsolda da alınıp tecrübe etmesi keyifli olacaktır. Hatta elinizde Vita varsa, remote play özelliği ile uzanarak oynamanın farklı bir tat bırakacağı düşüncesindeyim.

Oyunla ilgili 8 bölüm çektik şimdilik, devamını getirmeyi umut ediyoruz. Oynanış videolarının birkaç bölümüne aşağıdan ulaşabilirsiniz, videolar yüklendikçe, konuya da yenileri eklenecektir. Sağlıcakla kalın ve bloğa ya da youtube kanalına abone olmayı ihmal etmeyin lütfen.
































24 Ocak 2015 Cumartesi

MOTORSİKLETLE ÇANAKKALE 2 (SJCAM 4000 WIFI)



Evet güneşli bir hava yakalayınca kaçırmayalım dedik ve yeni aldığımız SJCAM 4000 WIFI'nin de bahanesiyle sabah kendimizi kordona attık. Bisiklet hızında seyir ederek de mümkün olduğunca manzarayı, kuşları ve meşhur Truva atımızı çektik. Çanakkale kordon bilmeyenler için söylüyorum oldukça güzel bir yerdir. Burası Çanakkale'nin en eski kordonudur ve 1. kordon olarak geçmektedir. Keyifli seyirler.

17 Ocak 2015 Cumartesi

MOTOSİKLETLE ÇANAKKALE 1



Çanakkale gezmelerimizde bu sefer Çanakkale Kepez kordondayız. Çanakkale'ye yakın bir mesafede olan bu yer, arada kafa dağıtmak için gidilebilecek güzel sayfiye alanlarından biridir. Konum olarak Çanakkale Kipa'ya oldukça yakındır ve Çanakkale çıkışında İzmir yolunun paralelinde kalmaktadır. Eğer memleketimize gelirseniz ve o yoldan giriş yaparsanız illa ki Kipa'yı göreceksinizdir. Gelmişken hava güzelse buraya uğramadan ve bir çay içmeden gitmeyin derim. Aşağıda Prestigio Roadrunner 710x action cam ile kask üzerinden yaptığım kayıt bulunmakta, keyifli seyirler. 


MOTOSİKLET KASK KAMERASI İLK ÇEKİM



Kask kamerası ile yaptığım ve düzenlediğim ilk videom. Keyifli seyirler dilerim. Zamanla çok daha iyileri ile burada olacağım. Sağlıcakla kalın.

16 Ocak 2015 Cuma

EN SON NE OYNADIM 4?


Son zamanlarda deliler gibi Project Cars oynamaya devam ediyorum. Oyun o kadar sardı ki, bırakması zor. Geçenlerde biraz sıkılıp ara vermiştim ama 1 hafta kadar sonra G27 direksiyonumu kurup yeniden başladım.

Bunun dışında Car Mechanic Simulator diye bir oyun almıştım Steam indirimlerinden, ona baktım birazcık. Hep yarışıyoruz malum, ama araçlar hakkındaki teknik bilgim sürüş kabiliyetim kadar iyi değil. İşte bu oyun size o imkanı veriyor ve aracın teknik aksamı hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlıyor. Oyun diyip geçmeyin, burada edindiğiniz bilgilerle gerçek hayatta kullandığınız araba konusunda da bayağa bir bilgiye sahip olmanız olası, yeter ki oyunu sabırla uzun uzun oynayın. Çünkü bazen öyle görevler veriyor ki oyun size, parçayı bulana kadar canınız çıkıyor ama sonra bir bakmışınız ki, aaa ben bunları da öğrenmişim. Oyunda bir tamirhaneniz var ve müşteriler buaraya araçlarını bırakıp, aracımın fren balatalarını değiştir, lastikler sağlam mı kontrol et, yağa bak, hava filtresini ve benzin pompasını değiştir gibi isteklerle geliyorlar. Başta oldukça basit isteklerle gelen müşterilere yardım etmek, otomobiller hakkında az çok fikri olan herkes için oldukça kolay, ancak zamanla sizden daha karmaşık parçaların tamirini veya kontrolünü yapmanızı istiyorlar ki, işte işler orada biraz değişiyor. Çünkü hangi parçanın nerede olduğunu bilmek zor, söke taka zamanla çözüyorsunuz ama çok uğraştırıyor bazen. Fakat üst kısımda da belirttiğim gibi ne kadar uzun sabrederseniz o kadar otomobiller hakkındaki teknik bilginiz de artıyor. Kısacası otomobillere meraklı olan ve teknik bilgi sahibi olmak isteyen herkese tavsiye ediyorum bu oyunu.

Son olarak baktığım bir oyun da Game Stock Car. Ama Project Cars'tan sonra beni çok fazla sarmadı açıkçası, daha doğrusu oyuna fazla şans vermedim. Belki ileride biraz daha oynarım ve uzun uzun incelemesini yazma fırsatı bulurum. Hadi bakalım şimdilik bu kadar. Kalın sağlıcakla. 

Prestigio Roadrunner 710x

Herkese merhaba, bugün sizlere motosiklette video çekebilmek için aldığım Prestigio Roadrunner 710x adlı ürünün bir videosunu paylaşıyorum. Ürünün detaylı bir incelemesini ve yeni videolarını da zamanla ekleyeceğim. Şimdilik bu kadar. Motor X City, kamerayı kaska monte ettim. Başka bağlantı seçenekleri de mevcut, kafa bandı, vantuzlu cam aparatı, arabaya takmaya yarayan kaydırmaz pedi gibi pek çok bağlantı seçeneği var, ama dediğim gibi bunların incelemesini daha sonra ayrıntılı bir şekilde yapacağız. Şimdilik deneme amaçlı birkaç video çektim. İleride daha güzel yerlere yaptığım gezilerin videolarını ve fotoğraflarını da bloğumda paylaşacağım. Çanakkale gibi bir şehirde havalar biraz düzelince gidilecek ve kayda alınacak çok güzel yerler var, bunları en kısa zamanda sizlere sunmayı planlıyorum. Umarım videoyu beğenirsiniz.

10 Ocak 2015 Cumartesi

NEVER ALONE TÜRKÇE OYNANIŞ VİDEOSU




Arkadaşlar ilginç bir iki boyutlu oyun daha. Kendimizi kutup ayısından kaçarken bulduğumuz bu oyunda, çocuğuz ve tilki dostumuzla beraber çeşitli maceralara atılıyoruz. Kendi çekimim olan Türkçe oynanış videosuna yukarıdan bakabilirsiniz.