3 Aralık 2014 Çarşamba

THIS WAR OF MINE




THIS WAR OF MINE İNCELEME


Bazı oyunlar vardır, öyle müthiş grafikler ve karakter modellemeleri sunmaz ama piyasadaki isim yapmış pek çok oyundan daha fazla oynama isteği uyandırırlar sizde. This War of Mine'da böyle bir oyun işte. Steam indirimlerinden aldığım pek çok meşhur oyun kütüphaneme indirilmiş vaziyette oynanmayı beklerken ben bu basit görünüşlü ama oldukça derin anlamlar barındıran ve bir o kadar da zor olan bu oyuna sardım. Hatta, Ps 4'de sürekli oynadığım Destiny'i bile rafa kaldırdım birkaç gündür ve sadece bunu oynuyorum.

This War of Mine, son zamanlarda çok moda olan surviving yani hayatta kalma üzerine kurulu ama bunu öyle güzel bir fikirle sunmuşlar ki, daha önce denediğim hiçbir oyuna benzemiyor. Oyun 2 boyutlu bir kere, alıp denemesem sadece youtube'dan baksam "bu ne be böyle" derdim ama iyi ki almışım ve oyuna girip bir göz atmışım. Oyun 2 boyutlu ve siyah-beyaz tonlarda. Diğer surviver tarzı oyunlarda moda olan zombilerden kaçma ve kıyamet sonrası senaryolar yerine daha gerçekçi bir şeye, savaşa tutunmuş ve çok iyi yapmış. Efendim yaşadığımız yerde savaş var ve bu nedenle hayatta kalmak için gerekli olan gıda, su, ilaç gibi malzemeler oldukça önemli ve zor bulunuyor. Hatta bu 3 malzeme altından daha değerli diyebilirim. Bu malzemeleri akşam şehrin çeşitli bölgelerinde dolaşarak temin ediyoruz ya da bir kısmını kendimiz yapıyoruz. İşte burası da işin en çetrefilli kısmı. Malzemeleri bulmak oldukça zor, her bölgenin kendine göre hem artıları hem eksileri var. Mesela terkedilmiş bir eve girdiniz ve içeride oldukça bol malzeme var ama alıp çıkamıyorsunuz çünkü bu tip mekanlar genellikle çetelerin elinde ve malzemeleri almaya çalışırken vurulup ölme riskiniz oldukça yüksek. Dolayısıyla bu işi ya çok iyi saklanarak ya da silahlanarak yapmanız lazım. İş burada biraz daha zorlaşıyor işte. Eğer saklanarak iş görecekseniz dışarıya yolladığınız karakterin özellikleri oldukça önem taşıyor ve her karakterin kendine has özellikleri var. Şöyle anlatayım, adamınız çok dirençli ancak yavaş olabiliyor ya da hızlı ama üzerinde çok fazla şey taşıyamayan çelimsiz biri olabiliyor. O yüzden stratejinizi çok iyi belirlemeniz gerek. Yok ben silah bulayım, dan dun dalayım ortalığa derseniz de, o iş hiç o kadar kolay değil. Silah bulamıyorsunuz öyle hemen, sadece silah parçaları bulabiliyorsunuz ve bu parçaları birleştirip ortaya adam gibi bir şeyler çıkarabilmek için crafting yaptığınız tezgahı geliştirmeniz gerekiyor. Tahmin edin şimdi kolay mı? Hayır. Geliştirme için de bin bir edavat lazım. Yani her daim bir eksik var ve siz doğru stratejiyi belirleyemezseniz 3-4 gün içinde ayvayı yemeniz işten bile değil. 

Oyundaki karakter olayını da çok değişik yapmışlar. Oyuna her sıfırdan başladığınızda şansınıza göre 3 veya 4 karakterle başlıyorsunuz ve yine her sıfırdan başladığınız da bu karakterler değişiyor. Diyelim ki ilk başlarken 1 erkek ve 2 kadın karakterle başladınız ve 5 gün hayatta kaldınız, ikinci bir sıfırdan başlamada bu sefer 3 erkek ve 1 kadın karakterle başlayabiliyorsunuz. Değişen de sadece cinsiyetler olmuyor, her seferinde nasıl karakterlere denk geleceğiniz bir muamma, şans işi yani. Mesela ben oyuna ikinciye sıfırdan başladığımda 4 karakter verdi bana ama bunlardan biri erkek olmasına rağmen yaşlıydı ve zırt pırt hastalanıyordu, dolayısıyla tüm günlerim onu hayatta tutmak için ilaç aramakla geçti. Bu yüzden elinizdeki karakterlerle ne yapacağınız, onları nasıl değerlendireceğiniz çok önemli. Tekrarlayayım, bu oyunda strateji demek her şey demek. 

Peki oyun nasıl bitiyor? Oyun size verilen karakterlerin hepsi ölünce bitiyor. Ama şu da var, her kaybettiğiniz karakterde diğer karakterlerinizin psikolojisinin bozulması ve canlarının hiçbir işle uğraşmamak istememesi gibi bir durum da söz konusu. Sırf o kadarla da kalsa iyi, kaybettiğiniz her karakter yaşadığınız yeri savunma şansını azaltıyor. Çünkü her gece birisini malzeme aramaya gönderirken, diğerlerini evi korumak için görevlendirebiliyorsunuz. Eee ne kadar çok koruyucu o kadar savunma tabii. Ayrıca biraz önce bahsettiğim şu karakterlerin psikolojik durumlarının bozulması olayı bazen başınıza ciddi şekilde dert olabiliyor. Eğer biraz duygusal karakterlere denk geldiyseniz ve ölen arkadaşlarını çok seviyorlarsa, günlerce yataktan çıkmadan duruyorlar ve ne verdiğiniz bir işi yapıyorlar ne de malzeme aramaya çıkıyorlar. Yatarlarsa yatsınlar da diyemiyorsunuz çünkü gıda ve ilaç lazım. Evde hiçbir zaman deliler gibi bir stoğunuz olmuyor. Her şey kıt kanaat yetecek kadar, keyfi harcanabilecek hiç zaman yok. O yüzden karakterlerinizin sağlığını ve açlık durumlarını çok iyi takip etmeniz lazım. Bunun için de çok aç kalmayan birine yiyecek vermemelisiniz ya da bazı hastalıklarda hemen ilaçla tedaviye gitmemelisiniz, götürüp karakterinizi yatırmalı ve dinlenerek iyileşmesini sağlamalısınız. Ayrıca çok soğuk olduğu zamanlar sobayı sürekli sıcak tutmalısınız ki üşütüp hasta olmasınlar ve ilaçlara çok elzem olmadıkça ihtiyaç kalmasın.

Bir de arada bir sizi ziyaret eden komşulardan ve yabancılardan da bahsederek yazımı bitireyim. Arada bir gelen bu kişiler komşuysa eğer ya sizden yardım istiyorlar ya da iyi niyet göstergesi olarak biraz gıda ikram ediyorlar. Komşu olmayan diğer yabancılar ise bir nevi satıcılar, ama paranın geçmediği bu Dünya'da takas yoluyla alışveriş yapılıyor. Gelen kişiyle iletişime geçtiğinizde onun elindekileri görüyorsunuz ve ihtiyacınız olan malzemeleri seçiyorsunuz tabii bunun bir karşılığı var, o da sizden verdiği şeylerin değerini karşılayacak malzemeler talep ediyor. Genellikle 1 ya da 2 parça yiyecek almak için, verecek çok şeyiniz olması lazım, daha öncede bahsettiğim gibi gıda altın değerinde. Bu nedenle 30 parça metal ve tahta verip 1-2 parça yiyecek alırsanız kendinizi şanslı saymalısınız. O 1-2 parça yiyecek demek hayatta kalınabilecek 1-2 gün daha demek çünkü. 

Oyunda ben en fazla 15 gün hayatta kalabildim, şu an beşinciye sıfırdan başlamış durumdayım ve onuncu gündeyim. Durumlar fena değil, sanırım bu sefer 15 günden daha fazla hayatta kalabileceğim. Bu oyunun amacı hayatta kalmak ve bunu mümkün olduğunca uzun süreli başarmak. Oyuna her sıfırdan başladığımda geçmiş oyunlarda yaptığım hatalardan aldığım derslerle daha farklı stratejiler geliştirmeye ve daha bir hevesle oynamaya başladım. Sanırım oyunun bağımlılık yapan kısmı da bu. Her seferinde "bu sefer şöyle yapacağım, bu sefer böyle deneyeceğim" diyerek hırslanıyor ve inanılmaz bir oynama isteğine kapılıyorsunuz. This War of Mine ince düşünülmüş detayları, birbirinden farklı karakter psikolojileri ile beni benden aldı. Herkese bu oyunu tavsiye ediyorum. Son zamanlarda çıkmış en başarılı oyunlardan biri, kaçırmayın. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder